| Firma Adı | İletişim | Konum | ||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
BOĞAZİÇİ HİSAR EĞİTİM VE TİCARET A.Ş.
Rumeli Hisarı Mahallesi Şehitlik Dergahı Sokak Boğaziçi Üniversitesi Vakıf Binası No: 35 / Sarıyer / İSTANBUL / TÜRKİYE
|
İletişim: +905306886798 |
Salon: 7
Stant: 781B
|
||||||||||||
| Ürün Grupları | ||||||||||||||
|
||||||||||||||
- Firma Hakkında
- Ürünler
- Firma Temsilcilikleri
- Firmanın Markaları
1995 ten bu yana faaliyetlerini sürdüren Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, ülkemizin ve dünyanın akademik ve kültürel birikimini okuyucularıyla buluşturuyor. Türkçe ve İngilizce yayın yapan Yayınevi, sosyal, beşeri ve temel bilimler, mühendislik ve teknoloji, edebiyat ve kültürel incelemeler başta olmak üzere farklı disiplinlerde yazılmış nitelikli eserleri entelektüel dünyamızın gündemine dahil ediyor. Telif eserler sayesinde ülkemizin bilgi birikimine katkıda bulunmanın yanı sıra yabancı dillerde yazılmış eserlerin tercümelerini yayınlayarak küresel dünyayla yerel okuyucu arasında diyaloğun kurulmasına zemin hazırlıyor. Disipliner derinliği interdisipliner vizyonla buluşturmayı hedefleyen Yayınevimiz, kitap önerilerine yönelik kararları ilgili alandan hakemlerin hazırladıkları raporlar çerçevesinde alır. Yayınevimiz, YÖK tarafından belirlenen Uluslararası Yayınevi standartlarını haiz bir yayınevi olup kitapları dünyanın önde gelen üniversiteleri kütüphanelerince kataloglanmaktadır.

Bir yolculuk hikâyesi, bir kimlik arayışı, bir çelişkiler haritası Adalet Ağaoğlu nun unutulmaz eseri Fikrimin İnce Gülü, Almanya da işçi olarak çalışan Bayram ın Balkız adını verdiği Mercedes iyle çıktığı memleket yolculuğunu anlatırken bireyin arzuları ile toplumun gerçekleri arasındaki çatışmayı gözler önüne seriyor. Kapitalist değerler ve insanın kendine yabancılaşması üzerine evrensel sorular soran bu modern klasik, her durağında okurunu yeniden düşünmeye davet ediyor: İnsan, arzularının peşinde ne kadar özgür olabilir? Modern dünyada yolculuk, sadece fiziksel bir hareket midir; yoksa daha derin anlamlar mı taşır? Sarı Mercedes filmiyle de hafızalara kazınan Ağaoğlu nun bu başyapıtı, Türk edebiyatında özgün bir yer edinmeye devam ediyor.

Orada Burada Yu¨zlercesi gökyu¨zu¨nde bir arada Birlik olmaya dair sıcacık bir hikâye.

Elinizdeki eser, Hurûfîliğin kurucusu Fazlullah Esterâbâdî nin başyapıtı Câvidân-nâme-i Kebîr in sadeleştirilmiş ve tertiplenmiş bir versiyonu olan Câvidân-nâme-i Sağîr ile onun Osmanlı Türkçesine yapılmış kelime kelime çevirisi Dürr-i Yetîm i bir araya getirmektedir. Câvidân-nâme-i Kebîr in Gurgan lehçesiyle yazılmış orijinal metni, içerdiği tekrarlar ve dağınık yapı nedeniyle bazı okurlar için ulaşılması güç bir eser haline gelmiştir. Bu durumu fark eden Fazlullah ın halifelerinden Şeyh Ebu l-Hasan ın, Gurgan lehçesinden günümüz Farsçasına aktardığı Câvidân-nâme-i Sağîr, zamanla metne erişimin en önemli yollarından biri hâline gelmiştir. Eserde geçen tüm cümleler Kebîr de yer almakta olup, Fazlullah ın metne doğrudan müdahil olup olmadığı ise kesin olarak bilinmemektedir. Bu metnin önemini kavrayan bir Bektaşî dervişi olan Derviş Murtazâ, Câvidân-nâme-i Sağîr i Osmanlı Türkçesine büyük bir titizlikle çevirmiş ve bu çeviriye Dürr-i Yetîm adını vermiştir. Bu çalışma, yalnızca Hurûfî düşüncesinin aktarımı açısından değil, aynı zamanda Osmanlı çeviri tarihinin önemli örneklerinden biri olarak da dikkat çekmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, bu projeyi hayata geçirerek Câvidân-nâme-i Sağîr ile Dürr-i Yetîm i karşılıklı sayfalarda yayımlamıştır. Paragraf ve cümle başlangıçlarının birebir uyumu gözetilerek hazırlanan bu edisyon, hem metinler arası karşılaştırma yapmayı kolaylaştırmakta hem de araştırmacılara eşsiz bir kaynak sunmaktadır. Tasavvuf ve Hurûfîlik araştırmacıları, Osmanlı çeviri tarihiyle ilgilenen akademisyenler ve Farsça okuma pratiği yapmak isteyen okurlar için hazırlanmış bu özel çalışma hem içerdiği fikir dünyası hem de edisyon tekniğiyle dikkat çekici bir başvuru kaynağıdır.

Dünya ekonomisinin ağırlık merkezi son yıllarda Çin ın hızlı büyümesi neticesinde Doğu Asya ya doğru kaymaktadır. Oysa Çin den çok önce Japonya, ardından Kore, Tayvan, Singapur ve Hong Kong gibi yeni sanayileşen ülkeler ve son olarak da Güneydoğu Asya ülkeleri hızlı kalkınma deneyimi geçirmişlerdi. Bunların ilki olan Japonya nın 1990 ların başlarında, diğerlerinin ise 1990 ların sonlarında yaşadıkları büyük krizlerin ardından ekonomilerindeki hızlı büyüme durmuş ve ılımlı büyüme oranlarına dönüşmüştür. Buna karşın Çin, son dönemde yavaşlayan büyüme hızına rağmen bölgenin önemli bir ekonomik ve siyasi aktörü olarak konumunu güçlendirmiştir. Dünyada önemli bir yere sahip olan Doğu Asya ülkelerinin politik ekonomileri, bölgedeki ülkelerin arasındaki ekonomik ve politik dengeler ve Türkiye nin bu ülkelerle ilişkileriyle ilgili konularda ekonomi, işletme, tarih ve uluslararası ilişkiler uzmanlarının katkıda bulunduğu bu kitap Türkiye de az sayıda bulunan Doğu Asya hakkındaki özgün çalışmalardan biridir. Doğu Asya yla ilgilenen araştırmacılar, akademisyenler ve öğrenciler için bu kitap önemli bir kaynak niteliğindedir.

Doğuda öğretmenler asla ders vermez. En azından bizim anladığımız anlamda. Gerçek bir öğretmen asla açıklama yapmaz ya da reçeteler sunmaz. Doğulu öğretmen sonsuz sabır ve sarsılmaz azimle neler başarılabileceğinin yaşayan örneğidir. Doğu geleneğindeki hiçbir şey Batıya doğrudan uygulanamaz. Yoshi Oida nın Avrupa ya gelmesinin başlıca nedeni budur. Hakkında pek bir şey bilmediği bu yarıkürede ne gibi derslerle karşılaşacaktır? Bu arayışını kitaplarında cömertçe paylaşıyor bizimle. Yaşadığı zorlukları açıklıyor, geçmişte ve günümüzde kendisine yıllarca yol gösteren örnekleri canlı çağrışımlarla aktarıyor. Bir metot vermekten kaçınıyor ve bir şey öğretmeye çalışmıyor. Bunun yerine, ait olduğu geleneğin bahşettiği özel anlayışla beslenen ?düşleri, yenilgileri, idealleri ve keşifleriyle? bir çalışma gününü mizah ve alçakgönüllülükle hayata geçiriyor. Ama kitabının adıyla bizi oyuna getiriyor. Aslında ne bir oyun ne de bir açıklama var. Sadece deneyimleri var. Asıl ders bu işte. Peter Brook

Noam Chomsky, 1950 ler ve 1960 lardaki bilişsel devrim in öncüsü olarak dilbilim alanında köklü bir paradigma değişimi gerçekleştirmiştir. Dili toplumsal bir yapı olarak ele alan klasik yaklaşımdan ayrılarak dilin insan doğasına içkin bir meleke olduğunu ileri sürmüştür. Chomsky nin Üretici Dilbilgisi kuramı, dünya genelindeki dilbilimciler için bir yol gösterici olmuştur ve farklı disiplinlerdeki çalışmalara da ilham vermiştir. Yazdıklarıyla hem destekçilerini hem de eleştirmenlerini etkileyen Chomsky, dilbilimde ve sosyal bilimlerde tartışmasız bir otorite olarak kabul edilmektedir. Bu kitap, Chomsky nin dilbilime dair analizlerini bir araya getirmektedir ve yenilikçi bakış açısının izini sürmek isteyen okurlar için bir rehber niteliğindedir.

Ölmeye Yatmak Bir Düğün Gecesi Hayır Dert Dinleme Uzmanı Adalet Ağaoğlu, insan ruhunu derinlemesine analiz eden psikolojik çözümlemeleri ve eleştirel gerçekçi tavrıyla modern Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biridir. Ağaoğlu nun Dar Zamanlar serisi, Türkiye nin toplumsal ve siyasal değişimlerinin bireylerin hayatlarında yarattığı daralmaları, özellikle kadınların özgürlük arayışları ve içsel çatışmaları üzerinden derinlemesine ele alır.

Dil, yaşamımızda temel bir öneme sahip. Kimi bilimciler, dilin doğuştan geldiğini ve eşsiz bir insani içgüdü olduğunu ileri sürmüştür. Bu görüş, dünyada 7.000 civarındaki dilin tümünün altyapısını meydana getiren dilbilgisinin esasen aynı olduğunu iddia eder. Kısacası insanlar beyinlerinde dilbilgisi için uzmanlaşmış bir modülle doğar ve dil edinme yetileri bu kalıtsal modül sayesinde mümkün olabilir. Vyvyan Evans, bu yaygın kabulün aslında bir mit olduğunu gösteriyor. Evans, dilin başka hayvan iletişim biçimleriyle bağlantılı olduğunu, dillerin çarpıcı bir çeşitlilik sergilediğini, anadilimizi öğrenirken doğuştan gelen evrensel bir dilbilgisinden ziyade, insan zihninin genel özelliklerinden, becerilerinden yararlandığımızı, dilin özerk değil zihinsel evrenimizin başka özellikleriyle yakından bağlantılı olduğunu ve son olarak, dil ile aklın, insanlarla iletişim kurma biçimimizi yansıttığını gösteriyor. Evans a göre dil, sanıldığının aksine çaba sarf edilmeksizin, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Öncelikle, maruz kaldığımız dil girdisinden doğar. Bu girdiden hareketle anadilimizi kullandığımız ölçüde inşa ederiz. Doğuştan gelen, Evrensel Dilbilgisi değil, anadilimizi edinmemizi sağlayan çeşitli genel öğrenme mekanizmalarıdır. En yeni araştırmalara dayanan ve dilin zihinle ilişkisini gösteren bu çalışma, yaygın kabule karşı güçlü bir seçenek olma niteliği taşıyor.

Sürekli psikolojiyle meşgulüz. Yaşımız, ruh halimiz, bilinçdışımız, duygularımız, akıl sağlığımız sürekli gündemimizde. Haberler, televizyon programları, filmler ve internet psikolojiye dair iddialarla dolup taşıyor. Beynin işleyişi, medyumlar, beden-dışı deneyimler, hafıza kaybı, yalan makinesi, duygusal ilişkiler, ebeveynlik, tacize uğrayan çocuklar, ruhsal bozukluklar, suç hikâyeleri, psikoterapi ilgi çeken konuların başında geliyor. Ne var ki, psikoloji hakkında doğru olduğunu sandığımız birçok şey aslında safsatadan ibaret; hatta psikoloji hakkındaki yanlış haberler, en az doğru bilgiler kadar yaygın. Buna karşılık, popüler psikolojide doğruyu yanlıştan ayırmamıza yardım edecek kitapların sayısı parmakla sayılacak kadar az. Popüler Psikolojide 50 Büyük Mit bu konuda mükemmel bir örnek: Bilimle uyuşmayan yaygın inançları ortaya koyuyor; doğru gibi gelen birçok mite karşı kanıtlar sunuyor; insanların neden böyle yalan yanlış bilgilerin pençesine düştüğünü açıklıyor ve insan zihni ile davranışı hakkında bazılarımızı düş kırıklığına uğratacak ama gerçeğin masal kadar büyüleyici olabileceğini gösteren olguları sergiliyor.

İttihat ve Terakki nin en önemli liderlerinden Bahriye Nazırı Cemal Paşa nın, Suriye ye Dördüncü Ordu Kumandanı olarak atandığı yıllardayız Bu kitabı okuyarak, Cemal Paşa nın bölgede sadece sivil-askeri bürokrasinin başı olarak görev yapmakla kalmadığını göreceksiniz. Cemal Paşa nın faaliyetleri, Osmanlı Devleti nin yönetim zihniyetini İttihatçı dünya görüşü doğrultusunda dönüştürecektir. Bu eser sayesinde, savaş gibi yıkıcı koşulların aynı zamanda liderlerin ülke çapında zihniyet dönüşümü yapmasını nasıl kolaylaştırdığını kavrayacaksınız. Akademisyenlerin daha az kullandığı Alman, Avusturya ve Türk Tarih Kurumu Arşivleri nin de dahil olduğu Türk arşivlerinde gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırmanın ürünü olan bu eser, konu hakkında milliyetçi tarihçilik çalışmaları ve ağırlıklı olarak İngiliz belgelerine dayanan kitapların sağlayamadıkları bir derinlik sunmakta ve olayları geniş bir bağlam içinde anlamamızı mümkün kılmaktadır. M. Şükrü Hanioğlu- Princeton Üniversitesi
Firmanın kayıtlı temsilcilik bilgisi bulunmamaktadır.
Firmanın kayıtlı marka bilgisi bulunmamaktadır.
EN
